20 Nisan 2009

Direct and Indirect Speech

İngilizcede, bize söylenen bir şeyi 3. bir şahsa anlatmanın iki yolu vardır. Bunlardan ilki, direct speech yani doğrudan anlatımdır.


Örnek:
Mehmet said, ” I’m very hungry “. (Mehmet, “karnım çok aç” dedi.)


Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere doğrudan anlatımda, konuşmacının söylediği tırnak içerisinde aynen verilir. Tırnak içindeki cümle daima büyük harfle başlar.


Indirect speech yani dolaylı anlatım ise, anlatanın cümleyi kurduğu zamanın bir geçmişi alınarak oluşturulur.


Örnek:
She said, “He was lying”. (”Yalan söylüyordu” dedi.) / (direct-doğrudan)


She said that he had been lying. (Yalan söylüyor olduğunu söyledi.) / (indirect-dolaylı)


Not: That kelimesinin kullanımı tercihe bağlıdır, zorunlu değildir.


Şimdi zamanlara göre, indirect yani dolaylı anlatımı görelim.


DIRECT


Simple
Present:
“I am a doctor” he said.( “Ben bir doktorum” dedi.)


Present
Continuous:

“I am not sleeping” she said.( “Uyumuyorum” dedi.)


Simple
Past:
He said, ‘We went shopping’.( “Alışverişe gittik” dedi.)


Present
Perfect:

“I have seen this film before” he said.
( “Bu filmi önceden görmüştüm” dedi.)


Will:
He said, “I will wash my hands”.( “Ellerimi yıkayacağım” dedi.)


Must:
He said, “I must sleep”.( “Uyumalıyım” dedi.)


Can:
“I can swim” she said. ( “Yüzebilirim” dedi.)


May:
“We may go to the party” he said.( “Partiye gidebiliriz” dedi.)


INDIRECT


Past Simple:
He said he was a doctor.
(Bir doktor olduğunu söyledi.)


Past
Continuous:

She said she wasn’t sleeping.
(Uyumadığını söyledi.)


Past
Perfect:

He said they had gone shopping.
(Alışverişe gittiklerini söyledi.)


Past
Perfect:

He said he had seen this film before.
(Bu filmi daha önce izlemiş olduğunu söyledi.)


Would:
He said he would wash his hands. (Ellerini yıkayacağını söyledi.)


Had to:
He said he had to sleep. (Uyuması gerektiğini söyledi.)


Could:
She said she could swim. (Yüzebileceğini söyledi.)


Might:
He said they might go to the party. (Partiye gidebileceklerini söyledi.)



Dipnot: Past perfect tense, might, ought to, could, should ve would ile direct speech yani doğrudan anlatım yapılan cümleler, indirect speech ’e dönüştürülürken aynen kullanılırlar, yukarıdaki örneklerde olduğu gibi biçim değiştirmezler.


Dipnot 2: Direct / Indirect dönüşümlerinde zaman belirten zaman zarflarının, şahıszamirlerinin, sıfatlarının çevrimine de dikkat ediniz.


Örnek:
She said, “I will visit my grandmother tomorrow”. (”Yarın büyükannemi ziyaret edeceğim”dedi.)(Direct-doğrudan)She said she would visit her grandmother the next day. (Ertesi gün büyük annesini ziyaret edeceğini söyledi.) (Indirect-dolayı)

İngilizceye Giriş Dersleri

Cümle Yapısı

İngilizce Renkler

Ingilizce Alfabe

Ingilizce Sayılar

Tekil-Cogul Isimler

Countable-Uncountable

Sıfatlar

Zarflar

Edatlar
Düzensiz Fiiller

Edatlar

Preposition yani edat, cümlede tek başına bir anlama sahip olmayan, önüne
geldiği kelimeyi niteleyen cümle öğesidir.


In: içinde
On: üzerinde (statik
olarak)
At: -de, -da
Under:
altında
With: ile
Without:
-sız
Into: içinde (haraket
olduğunda)
Onto: üzerinde
(hareketli)
Up: yukarıya, yukarıda
Down:
aşağıya, aşağıda
After: -den
sonra
Before: -den önce
Of: -nın   id=more-9>
Off: haricinde,
dışında
By: ile, tarafından, -e
kadar
Near: -nın yakınında, -e yakın
Next
to:
-nın yanına, bitişiğinde
Like:
gibi
Unlike: aksine
As:
olarak
From: -den, -dan, (somut olarak)
Out
of:
-den, -dan (soyut olarak)
Beyond:
ötesinde
Behind: arkasında
Beneath:
(yerin) altında
Beside: -den başka, -nın
yanında
Over: üstünde (temas olmadan) (ayrıca, “aşırı,
fazla” anlamında)


Örnekler: She came to party with her sister. (Partiye, kız
kardeşi ile geldi.)
There is a cat under the car. (Arabanın altında bir kedi
var.)
Our house is near the post office. (Evimiz, postanenin yanında.)
If
you can’t find your keys, look under the table. (Eğer anahtarlarını
bulamıyorsan, masanın altına bak.)

Zarflar

– Zarflar (adverbs) bizlere genellikle cümlenin fiili hakkında bilgi veren
cümle yapıcıklarıdır:
Örnek: The bus moved slowly. (Otobüs,
yavaşça hareket etti.)


– Zarflar bazen de bizlere cümledeki sıfat hakkında bilgi
verirler:
Örnek: It seems absolutely terrible. (Oldukça
berbat görünüyor.)


– Bazen de cümledeki bir başka zarfı nitelerler:
Örnek:
He was speaking too slowly. (Çok yavaş konuşuyordu.)
id=more-10>
– Bazı zarflar, konuşmacının bir durum hakkındaki görüşünü
nitelerler:
Örnek: Theoretically, he should pay the bill.
(Teorik olarak, faturayı ödemelidir. / Teorik bakış açısıyla böyle olmalıdır,
ancak farklı bir bakış açısı da var olabilir.)


– Why, where, how, when gibi soru zarfları, cümle başına gelerek soru cümlesi
oluşturmaya yararlar:
Örnek: Why didn’t you bring my shoes?
(Neden ayakkabılarımı getirmedin?)
How much is that shirt? (Bu gömlek ne
kadar?)

Sıfatlar

Sıfatlar (adjectives), bilindiği üzere önüne geldikleri kelimenin niteliği ve niceliği yönünden bilgi verirler.

Nitelik ve nicelikten kastedilen şeyler, sözü edilen şeyin, boyu, rengi, kokusu, tadı, ağırlığı, şekli, verdiği his, materyalin yapıldığı öz, kişinin ırkı/kökeni vb. gibi birçok şey olabilir.

Örnek:
She is an attractive girl. (O, etkileyici bir kızdır.)
It is a wooden chair. (O, ahşap bir sandalyedir.)
This sweater is green. (Bu süveter, yeşildir.)
He is a young father. (O, genç bir babadır.)
The film was boring. (Film, sıkıcı idi.)

İsim veya fiillerden türetilen sıfatlar, genelde sonlarına gelen soneklerden anlaşılabilirler. Bunlar;

-able(miserable/zavallı), -ful(hopeful/ümitli), -ic(energetic/enerjik), -ive(expensive/pahalı), -ant(applicant/gönüllü,istekli), -ible(likable/hoşa giden, hoş), -(i)an(historian/tarihçi), -ish(selfish/bencil), -ly(friendly/dostane), -ous(hilarious/neşeli) vb.

Tabii bir de, sıfatın başına gelen olumsuzluk önekleri vardır:

-un(unfinished/bitmemiş), -in(infertile/verimsiz), -il(illegal/yasadışı), -im(immortal/ölümsüz), -dis(dishonest/sahtekar), -ir(irresponsible/sorumsuz) vb.

Sıfatlar hakkında genel bir fikir sahibi olduktan sonra, gelelim sıfatlarla ilgili bir diğer önemli alt konu başlığımıza…

COMPARATIVE AND SUPERLATIVE

Comparative (üstünlük derecesi) ve superlative (en üstünlük derecesi), sıfatlar arasında mukayese yapmak amacıyla kullanılırlar.

Cümle içinde örneklere geçmeden önce, bu mukayeseler sırasında sıfatların aldıkları biçimleri kalıp olarak görelim.

Comparative

* Tek heceli sıfatlara –er eki getirilir:
Örnek: Tall – taller

* Bir sessiz / bir sesli / bir sessiz harf biçimindeki tek heceli sıfatlarda, son harf yinelenir:
Örnek: Fat – fatter
Big – bigger

*Eğer iki sesli / bir sessiz harfle bitiyorsa, son harf yinelenmez:
Örnek: Great - greater

* İki heceli sıfatlara ya –er eki getirilir, ya da sıfata ek getirilmeden önüne more (daha) kelimesi getirilir. Eğer hangisini kullanacağınızdan emin değilseniz, sıfata ek getirmek yerine more kelimesini kullanınız. (Eğer sıfat, sessiz harften sonra gelen bir –y harfiyle bitiyorsa, y harfini i harfine dönüştürürüz. Eğer sıfat –e harfiyle bitiyorsa, ­-er yerine sadece –r harfi ekleriz.)
Örnek: Happy – happier / more happy
Yellow – yellower / more yellow
Nice – nicer

* Eğer sıfat, üç veya daha fazla heceden oluşuyorsa, sıfata herhangi bir ek getirmeksizin sadece sıfatın önüne more kelimesi getirilir.
Örnek: Important – more important
Effective – more effective

Superlative

(Tüm “superlative” biçimlerinde, sıfatın başına the getirilir. Eğer aşağıda anlatılacak olan most kelimesiyle kullanılmışsa, the kelimesi most’un önüne gelir.)

* Tek heceli sıfatlara –est eki getirilir:
Örnek: Tall – the tallest

* Bir sessiz / bir sesli / bir sessiz harf biçimindeki tek heceli sıfatlarda, son harf yinelenir:
Örnek: Fat – the fattest
Big – the biggest

*Eğer iki sesli / bir sessiz harfle bitiyorsa, son harf yinelenmez:
Örnek: Great – the greatest

* İki heceli sıfatlara ya –est eki getirilir, ya da sıfata ek getirilmeden önüne most (en fazla) kelimesi getirilir. Eğer hangisini kullanacağınızdan emin değilseniz, sıfata ek getirmek yerine most kelimesini kullanınız. (Eğer sıfat, sessiz harften sonra gelen bir –y harfiyle bitiyorsa, y harfini i harfine dönüştürürüz. Eğer sıfat –e harfiyle bitiyorsa, ­-est yerine sadece –st harfi ekleriz.)
Örnek: Happy – happiest / the most happy
Yellow –yellowest / the most yellow
Nice – the most nice

* Eğer sıfat, üç veya daha fazla heceden oluşuyorsa, sıfata herhangi bir ek getirmeksizin sadece sıfatın önüne most kelimesi getirilir.
Örnek: Important – the most important
Effective – the most effective

*** Bunlar dışında bir de (tıpkı düzensiz fiillerde olduğu gibi) düzensiz sıfatlar vardır. Bunların comparative ve superlative biçimleri, aşağıdaki gibidir:
Örnek: Good – better – best
Bad – worse – worst
Little- less – least
Much- more – most
Far – further/farther – furthest/farthest

—> Şimdi gelelim, comparative ve superlative kalıplarını cümle içinde kullanmaya.

Örnek:
A bicycle is fast, a motorbike is faster, but a car is the fastest.
(Bir bisiklet hızlıdır, bir motosiklet daha hızlıdır fakat bir araba en hızlıdır.)

A chair is comfortable, an armchair is more comfortable, but a bed is the most comfortable.
(Bir sandalye konforludur, bir koltuk daha konforludur, fakat bir yatak en konforludur.)

Bunların dışında, mukayese biçimlerinin kullanıldığı farklı kalıplar da mevcuttur:

* İki kişi, iki nesne veya iki olay arasında mukayese yapılırken, comparative + than kalıbı kullanılabilir:
Örnek:
Ahmet is taller than Mehmet. (Ahmet, Mehmet’ten daha uzundur.)
A plane ticket is more expensive than a bus ticket. (Bir uçak bileti, bir otobüs biletinden daha pahalıdır.)

* İki kişi, iki nesne veya iki olay arasında herhangi bir farklılık yoksa, yani eşitlik durumu söz konusu ise, as + adjective(sıfat) + as kalıbı kullanılabilir.
Örnek:
Ordu is as rainy as Giresun. (Ordu, Giresun kadar yağmurludur.)

* Eğer bu kalıbı olumsuz yapacaksak, kalıbın başına not olumsuzluk ekini getiririz.
Örnek:
Mount Agri is not as high as Mount Everest. (Ağrı Dağı, Everest Dağı kadar yüksek değildir.)

Dipnot: Eğer aynı kelimeyi niteleyen birden çok sıfat kullanılacaksa, genelde şu sıralamaya uyulur:

Değer/Görüş, Boyut, Yaş/Sıcaklık, Biçim, Renk, Köken, Materyal

Değer/Görüş: delicious, charming
Boyut: big, small
Yaş/Sıcaklık: young, old, cold, hot
Biçim: round, square
Renk: blonde, white
Köken: Turkish, English
Materyal: wooden, steel, golden

Örnek:
It’s an old round wooden table. (O, eski yuvarlak ahşap bir masadır.)

Countable Uncountable

Countable / Uncountable Nouns (Sayılabilen / Sayılamayan
İsimler)


İngilizcede kelimeler, sayılabilen ve sayılamayan olarak ikiye ayrılırlar.
Sayılabilen kelimeler, çoğul tekil kurallarına aynen uyarlar. Sayılamayan
kelimeler için ise kural daha farklıdır.


COUNTABLE (SAYILABİLEN)


*Sayılarla ifade edilebilen bireysel nesneler, yerler vb. “Countable” yani
“Sayılabilen” olarak kabul edilirler.
Örnek: Pictures
(resimler), books (kitaplar), houses (evler), birds (kuşlar), doors (kapılar),
pencils (kalemler) ….


*Sayılabilen bir isim, hem çoğul hem de tekil yapılabilir:



Örnek: a picture (bir resim), a book (bir kitap), an apple
(bir elma) - veya çoğul - three pictures (üç resim), a lot of books (birçok
kitap), a few apples (biraz elma)


UNCOUNTABLE (SAYILAMAYAN)
* Hammaddeler, kavramlar,
bilgiler v.b. gibi sayılarla ifade edilemeyen kelimeler-isimler ise
“Uncountable” yani “Sayılamayan” olarak nitelendirilir.


Örnek:intelligence(zeka), wood(odun), cheese(peynir),
anger(öfke)….


Türkçe olarak düşünürsek, sayılamayan isimlerin mantığı şudur; bizler asla
bir peynir, iki peynir, üç peynir biçiminde saymayız, bunun yerine ağırlık
ölçüsüyle ya da içinde bulunduğu kabın sayısıyla peyniri sayarız; Örneğin, 1
kilo peynir, 300 gram peynir, 5 teneke peynir gibi…


Özet olarak, sayılamayan isimler, ölçü birimleri vb. gibi şeylerle
sayılabilir hale getirilirler.


Örnek:
water (su) – a glass of water (bir bardak su) -
two glasses of water (iki bardak su)
cheese (peynir)– five slices of cheese
(beş dilim peynir)


Örneklerde de görüldüğü üzere, çoğul eki sayılamayan kelimeye değil ölçü
birimine getirilmektedir.


Dipnot: “Some” kelimesi, sayılabilen kelimelere
kullanıldığında “birkaç”, sayılamayan kelimelerle kullanıldığında ise “biraz”
anlamına gelmektedir.


Örnek:
There are some students in the garden. (Bahçede
birkaç öğrenci var.)
There is some water in the pool. (Havuzda biraz su
var.)

Tekil Çoğul İsimler

TEKİLLER – ÇOĞULLAR (Singular – Plural)


Tekil isim tanımı: Eğer kelime, “bir” taneyi niteliyorsa,
tekildir:


Örnek: boy, girl, book, church, box


Çoğul isim tanımı: Eğer kelime, “birden fazlayı
niteliyorsa, çoğuldur:


Örnek: boys, girls, books, churches, boxes


a) Tekil isim, önünde kime ait olduğu veya sayısı gibi
belirtici bir kelime yoksa (yani belirsiz ise) ve bu isim sessiz harf ile
başlıyorsa “a”, sesli harf ile başlıyorsa “an
alır:



A student, a book, an apple, an umbrella


b) Tekil veya çoğul isimler, şayet belirli ise, o zaman her
ikisi de “the” alır:
The building(s) — The book(s) — The
apple(s) — The doctor(s)


c) Pek çok isim çoğul hale getirilirken yanına
s” alır:


Chair–Chairs
Student–Students
Beach–Beaches
Peach–Peaches


d) Sonu, bir sessiz harften sonra “y” harfi
ile biten tekillerin çoğul hali ise, sondaki “y” harfi
kaldırılarak “ ies” ekini alır:


Country–Countries
Lady–Ladies


e) İsmin sonu bir sesli harften sonra “y
ile biterse, bu isim sonuna sadece “s” getirilerek çoğul
yapılır:


Key–Keys
Toy–Toys


f) s, z, x, sh, ve ch
harfleriyle biten kelimeler, -es eki alırlar:


moss – mosses
box – boxes
church – churces
buzz – buzzes
dish –
dishes


Not: Eğer fox, bush, ve
bench tarzı kelimelere sadece –s ekini
eklerseniz, telaffuz esnasında çoğul ekini belirtemeyecek olduğunuzdan,
-es ekini getirmeniz gerekir. Bu tür kelimelerde sadece
–s kullanmayıp –es kullanılmasının sebebi
budur.


g) Bunların dışında daha farklı olarak çoğul yapılan isimler
de vardır:


Tooth—Teeth (diş – dişler)
Knife—Knives (bıçak – bıçaklar)
Mouse—Mice
(fare – fareler)
Goose—Geese (kaz – kazlar)
Child—Children (çocuk –
çocuklar)
Ox—Oxen (öküz - öküzler)
Man—Men (adam - adamlar)
Woman—Women
(kadın – kadınlar)
Policeman— Policemen (polis – polisler)


h) Bunların da dışında, ingilizcede asla tekilleri olmayan
kelimeler vardır:


Scissors (makas), Measles (kızamık), Trousers(pantolon), Tongs(maşa),
Dregs(tortu), Cattle (sığır), Glasses (gözlük)


i) Benzer şekilde, daima tekil olan isimler mevcuttur:


Gold, Silver, Wheat, Copper, Sugar, Cotton