İngilizcede, bize söylenen bir şeyi 3. bir şahsa anlatmanın iki yolu vardır. Bunlardan ilki, direct speech yani doğrudan anlatımdır.
Örnek:
Mehmet said, ” I’m very hungry “. (Mehmet, “karnım çok aç” dedi.)
Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere doğrudan anlatımda, konuşmacının söylediği tırnak içerisinde aynen verilir. Tırnak içindeki cümle daima büyük harfle başlar.
Indirect speech yani dolaylı anlatım ise, anlatanın cümleyi kurduğu zamanın bir geçmişi alınarak oluşturulur.
Örnek:
She said, “He was lying”. (”Yalan söylüyordu” dedi.) / (direct-doğrudan)
She said that he had been lying. (Yalan söylüyor olduğunu söyledi.) / (indirect-dolaylı)
Not: That kelimesinin kullanımı tercihe bağlıdır, zorunlu değildir.
Şimdi zamanlara göre, indirect yani dolaylı anlatımı görelim.
DIRECT
Simple
Present: “I am a doctor” he said.
Present
Continuous:
Simple
Past:
Present
Perfect:
“I have seen this film before” he said. ( “Bu filmi önceden görmüştüm” dedi.)
Will:
Must:
Can:
May:
INDIRECT
Past Simple:
He said he was a doctor. (Bir doktor olduğunu söyledi.)
Past
Continuous:
She said she wasn’t sleeping.
Past
Perfect:
He said they had gone shopping.
Past
Perfect:
He said he had seen this film before.
Would:
Had to:
Could:
Might:
Dipnot: Past perfect tense, might, ought to, could, should ve would ile direct speech yani doğrudan anlatım yapılan cümleler, indirect speech ’e dönüştürülürken aynen kullanılırlar, yukarıdaki örneklerde olduğu gibi biçim değiştirmezler.
Dipnot 2: Direct / Indirect dönüşümlerinde zaman belirten zaman zarflarının, şahıszamirlerinin, sıfatlarının çevrimine de dikkat ediniz.
Örnek:
She said, “I will visit my grandmother tomorrow”. (”Yarın büyükannemi ziyaret edeceğim”dedi.)(Direct-doğrudan)She said she would visit her grandmother the next day. (Ertesi gün büyük annesini ziyaret edeceğini söyledi.) (Indirect-dolayı)
0 yorum:
Yorum Gönder